Makrobiyotik beslenmenin temelinde katkı maddesi olan besinlerden, işlenmiş gıdalardan, konserve, alkol, rafine şeker, bal, çikolata, pekmez gibi yüksek enerjili gıdalardan uzak duruluyor. Ayrıca kırmızı ve beyaz et, yumurta, süt, peynir gibi besinleri de olabildiğince azaltıyor.
Özetle bu beslenme çeşidi Yin-yang felsefesine uygun şekilde aşırı besinleri reddediyor. Aşırı Yin besinler olan şeker, baharat alkol ve aşırı Yang olan besinler et, yumurta ve peynirin metabolizma üzerinde fazlaca etkili olduğu için zamanla rahatsızlıklara yol açacağı düşünülüyor.
MAKROBİYOTİK ÖRNEK DİYET LİSTESİ NASIL PLANLANMALI?
Makrobiyotik diyet listesi tam tahıllı besinleri temele oturtuyor.
Yüzde 50-60 civarı esmer pirinç, arpa, yulaf, buğday, karabuğday, mısır, çavdar ve bu tahıllardan yapılmış gıdalar,
Yüzde 20-30 civarı toprakta ya da deniz altında yetişmiş taze mevsim sebzeleri (çiğ tüketmek şartıyla)
Yüzde 5-10 civarı mercimek, nohut, kuru fasulye, barbunya gibi kurubaklagiller
Yüzde 5 civarı meyve, balık, deniz ürünleri ve pirinç şurubu, arpa maltı, elma suyu gibi doğal tatlılar. Aynı zamanda tahin, soya sosu, elma sirkesi gibi soslar.
Haftada bir ya da iki kez ise beyaz etli balık.
Makro: Büyük / Bios: Yaşam Makrobiyotik: Büyük Yaşam
Makrobiyotik yaklaşıma göre, yediğimiz yiyecekler, içerisinde yaşadığımız iklim ve coğrafya ile kurduğumuz günlük ilişkiler bütünsel çevremizi, yani “büyük yaşamı” oluşturur. Dolayısıyla her birimiz bu makrobiyotiğin birer sonucuyuz ve ondan sürekli olarak etkileniyoruz. Tıpkı Aveline Kushi’nin dediği gibi: “Makrobiyotik beslenme, fiks ya da kısıtlı bir rejim olmaktan ziyade dünyanın kendisi kadar esnek ve çeşitlidir.”
Bir tedavi ve yeniden canlandırma sanatı olan ve Çin geleneğine, özellikle de yin-yang ilkesine, dayanan makrobiyotiği Batı dünyasına Georges Osawa ve Michio Kushi getirmiş.
İŞTE AKILDA TUTULMASI GEREKEN BİRKAÇ ÖNEMLİ İLKE
•Besinlere yang özellik katan dört önemli unsur: Isı, zaman, basınç ve tuz.
•Bir besin ne kadar çok işleme tabi tutulursa o kadar yin hale gelir.
•Aşırı yin/yang bir şey yediğinizde, tam tersini (yang/yin) yeme ihtiyacı duyarsınız. Çünkü vücut dengesini geri kazanmaya ihtiyaç duyar. Tıpkı et (aşırı yang) yedikten sonra canınızın dondurma (aşırı yin) çekmesi gibi!
•Aşırı uçlardan kaçınmak önemlidir! Orta seviyedeki besinler (ne aşırı yin ne de aşırı yang) her zaman dengeyi bulmanıza yardımcı olur.